Kriz dönemleri inovasyon için büyük bir fırsattır. Çoğu şirket batmamak ve ayakta kalmak için mücadele ederken, bazı şirketler kafalarını kaldırıp fırsatları görürler. Yeni ürünler, yeni hizmetler, mevcut olanlar için yeni kullanım alanları veya pazarlar geliştirir, süreç inovasyonları yaparlar. Bu durumu, yönetim ve organizasyon yapılarını iyileştirmek ve daha yalın olmak için kullanırlar.

Makro ekonomik parametrelerinin finansallara nasıl zarar verdiğinin, finansman ve fiyatlama zorluklarının, alacak yönetimi problemleri ve likidite sorunlarının farkındayım elbette ancak sabahtan akşama kurları izlemek ve şirket içi toplantılarda bunlardan yakınmak yerine, ürüne, hizmete, değere, farklılaşmaya, iyi stratejiler üretmeye ve uygulamaya zaman ayırmak çok daha faydalı.

Yönetim Kurulları ve tepe yöneticiler, vakitlerinin %90′ını bu dönemde stratejiye ve kurumsal risk yönetimine ayırmalılar. Operasyonel konuları sıkı KPI’lar ile güncelleyip, delege edin ve astlarınıza bırakın. Stratejiye sarılın. Bu dönem tavla değil, satranç dönemi.

Krizlerde fırsatları görmek kolay değildir. Şirketler yangın söndürmekle meşgul olduklarından, kafalarını yukarı kaldırıp etraflarına bakamazlar. Bakabilmek için organizasyonel kasları bu yönde geliştirmiş olmak lazımdır. Normal zamanlarda, büyüme dönemlerinde inovasyon kültürü, öğrenen organizasyon, stratejik düşünme ve uygulama, risk yönetimi gibi konuları içselleştirmiş şirketler, kriz zamanlarında beklenenden çok daha başarılı olurlar. Bu şirketlerin düşünce yapıları diğerlerinden öyle farklıdır ki, diğerleri hayatta kalma üzerine çabalarken, bu şirketler bu dönemlerde dahi büyümenin üstelik de karlı büyümenin yollarını bulurlar.

Öyleyse kriz zamanlarında değil, normal zamanlarda iyi yönetmek lazım. Şirketlerini normal zamanlarda iyi yöneten şirketler, kriz zamanlarında kriz yönetimi değil, krizde yönetim yaparak, yangınlar yerine fırsatları kovalarlar.