Anasayfa » İç Kontrol | İç Kontrol Danışmanlığı | Kamu İç Kontrol » Kurumsal Verimliliğin Artırılmasında Yeni Bir Araç: İç Kontrol

Kurumsal Verimliliğin Artırılmasında Yeni Bir Araç: İç Kontrol

Günümüz dünyasında kalkınmanın itici gücü olarak kabul edilen verimlilik en genel anlamda, “üretilen mal ve hizmet miktarı ile bu mal ve hizmet miktarının üretilmesinde kullanılan girdiler arasındaki oran” olarak tanımlanabilmektedir. Yani, üretim sürecine sokulan çeşitli faktörlerle(girdiler) bu sürecin sonunda elde edilen ürünler (çıktılar) arasındaki ilişkiyi ifade eden verimlilik, savurganlıktan uzak, kaynakları en iyi biçimde değerlendirerek üretmeyi ifade eder.[1]

Özellikle işletmeler açısından hayati bir konu olan verimlilik, işletmenin genel performansının ölçülmesi, performansın işletme birimleri düzeyinde kontrol edilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve üretim kapasitesi, çıktı tahmini, kaynak gereksinimi ve maliyet tahminlerinin bütçe amaçlarına uygun olarak yapılabilmesini sağlamak açısından önem taşımaktadır. Verimliliğin işletmelere sağladığı pek çok fayda söz konusu olup, bunlar arasında en önemlileri, başta maliyetlerin düşürülmesi olmak üzere, işin basitleştirilmesi, üretim ve kalitenin artması, zaman, insan gücü ve enerji tasarrufları ve işletmede bilgi akışının hızlandırılması ve hızlı karar alınmasıdır.

Bu bağlamda işletme faaliyetlerinde yüksek verimlilik sağlamak, yani aynı kaynaklar ile daha çok çıktı elde etmek ya da aynı çıktıyı daha az kaynak ile sağlamak, büyük önem taşımaktadır. Maliyet tasarrufları, çıktı ve kalite artışları, işlerin basitleştirilmesi, hızlı ve sağlıklı karar alma gibi faydaları elde etmek için işletmelerin yüksek bir verimliliğe sahip olmaları gerekmektedir. Yine benzer şekilde, verimsizliğe neden olan koşulların ve faktörlerin azaltılması veya ortadan kaldırılması da verimliliğin artırılmasına olanak sağlamaktadır. Günümüz iş dünyasında hızla değişen çevresel unsurlar ve artan rekabet karşısında işletmeler, ancak verimliliklerini artırmak veya verimsizliklerini azaltmak sayesinde ayakta kalıp, sürdürülebilir bir karlılığa sahip olabilmektedirler.

Tam bu noktada, kurumsal faaliyetlerde verimliliği destekleyen ve sürdürülmesine yardımcı olan veya verimsizlik yaratan koşulları tespit edip, ortadan kaldıran kurumsal mekanizmaların önemi ortaya çıkmaktadır. Faaliyetlerde verimliliğin artırılması veya verimsizliklerin azaltılmasına yardımcı olan kurumsal araçların başında “iç kontrol sistemleri” gelmektedir.

Dünyada genel kabul gören tanımı (COSO) ile iç kontrol, “kurumun yönetim kurulu, yöneticileri ve diğer personeli tarafından yürütülen ve finansal raporlamaların doğruluğu ve güvenilirliği, operasyonların etkinlik ve verimliliği ile kanun ve düzenlemelere uygunluğun sağlanması şeklindeki amaçların gerçekleştirileceğine yönelik makul güvence sağlayan bir süreç olarak tanımlamıştır.[2] Türkiye’de ise kamu perspektifinden iç kontrol, İdarenin amaçlarına, belirlenmiş politikalara ve mevzuata uygun olarak faaliyetlerin etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde yürütülmesini, varlık ve kaynakların korunmasını, muhasebe kayıtlarının doğru ve tam olarak tutulmasını, malî bilgi ve yönetim bilgisinin zamanında ve güvenilir olarak üretilmesini sağlamak üzere idare tarafından oluşturulan organizasyon, yöntem ve süreçle iç denetimi kapsayan malî ve diğer kontroller bütünü” olarak tanımlanmaktadır.[3]

İç kontrolün yurt dışı ve içi otoriteler tarafından ortaya koyulmuş olan tanımları, göz önüne alındığında, bu tanımlarda pek çok ortak nokta olduğu görülmektedir. Bunların başında, iç kontrolün “faaliyetlerin etkin ve verimli yürütülmesinin sağlanması” yani diğer bir ifade ile kurumun “etkililik ve verimlilik” hedeflerinin gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik bir odağa sahip olduğu görülmektedir. Diğer 2 odaktan (mali raporlamaların güvenilirliği ve kanun ve düzenlemelere uygunluk) farklı olarak faaliyetlerin etkili, verimli ve ekonomik yürütülmesi amacı, doğrudan kurumsal verimliliği işaret etmektedir. Kurum genelindeki tüm iş birimleri ve süreçlerinde tasarlanan ve yürütülen iç kontrollerin, etkili, verimli ve ekonomik iş yapışı temin etme misyonu, iç kontrol kavramını “verimlilik” ile yakından ilişkilendirilebilmesine imkan sağlamaktadır.

İç kontrolün örgüt genelinde verimliliğin sağlanmasına ilişkin rol ve önemine bakılmadan önce, kısaca etkililik ve verimlilik kavramlarına da göz atmak gerekmektedir. Etkililik, örgütlerin, gerçekleştirdikleri faaliyetlerin sonucunda amaçlara ulaşma derecesini belirleyen bir performans boyutudur.[4] Verimlilik ise, daha önce belirtildiği üzere, üretim sürecine sokulan çeşitli faktörlerle (girdiler) bu sürecin sonunda elde edilen ürünler (çıktılar) arasındaki ilişkiyi ifade etmekte olup, savurganlıktan uzak, kaynakları en iyi biçimde değerlendirerek üretmek anlamına gelmektedir.

Şekil-1: Etkinlik-etkililik-verimlilik ilişkisi.

İç kontrolün, kurumların etkililik ve verimliliğe yönelik amaçlarını gerçekleştirmesine yönelik katkısı, esasen, bu amaçları tehdit eden risklerin azaltılması şeklinde gerçekleşmektedir. İç kontrol literatüründe “risk”, genel olarak amaç ve hedeflere ulaşmayı engelleyebilecek her tür olumsuz olay, durum ya da tehdit şeklinde tanımlanmaktadır. Günümüz işletmeleri açısından sistemsel, stratejik, imaj-itibar, yasal, operasyonel ve finansal olmak üzere pek çok iç ve dış kaynaklı risk türü söz konusudur. Bu risk türlerinden, özellikle operasyonel risklerin, kurumların etkili ve verimli çalışmasına önemli ölçüde engel olabileceği görülmektedir. “Yetersiz ve başarısız sistem, süreç, organizasyon, personel ya da dışsal olaylardan kaynaklanan doğrudan ya da dolaylı zarar riski olarak” tanımlanan operasyonel riskler, tek başına olmasa da, önemli ölçüde verimsizliklerin kaynağı olarak işlev göstermektedir.

Yetkin olmayan insan kaynağı, kötü tasarlanmış süreç, yetersiz otomasyon, kötü planlanmış iş akışı, belirsiz iş tanımları, etkisiz metodlar, kötü organizasyon yapıları, iyi tanımlanmamış performans göstergeleri, kontrol altına alınamayan sistemler ve önlem alınmayan olası dış tehditler (fiyat artışları, piyasa hareketleri, tedarikçi kayıpları, teknolojik değişiklikler, doğa olayları) kurumsal verimliliği tehdit eden en önemli risklerin başında gelmektedir. Bu risklerin, gerçekleşmesi, örgütün verimsiz çalışmasına ve hatta çoğu zaman etkili olamamasına neden olmaktadır.

Operasyonel risklerin, kurumlarda gerçekleşen pek çok hata, suiistimal, verimsizlik ve başarısızlıkta önemli rol oynadığı bilindiğinden, bu risklere karşı gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. İç kontroller ve genel olarak iç kontrol sistemleri, operasyonel risklere karşı alınabilecek en maliyet etkin tedbirlerin başında gelmektedir. İç kontrolün tanımına bakıldığında, sistem, süreç, yöntem, prosedür ve iç denetimi de kapsayan uygulamalardan oluştuğu görülmektedir. Tüm bu unsurların, kurumsal faaliyetlerde stratejilerden, planlardan, programlardan, standartlardan, iyi uygulamalardan, talimatlardan ve kriterlerden sapmaları önlemek üzere, yani kurumu belirli bir rotada ve kaynaklarını verimli kullanır şekilde tutmayı amaçladığı söylenebilir. Kurumsal amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi (etkililik) ve bu amaç ve hedeflerin temeli olan çıktıların daha az ve kaliteli girdi ile gerçekleştirilmesi (verimlilik) noktasında, “girdi-faaliyet-çıktı” aşamalarındaki tüm risklerin iyi yönetilmesi gerektiği görülmektedir.

Verimliliği artırma noktasında yürütülen pek çok çalışmanın, aslında sağlıklı bir iç kontrol sistemi oluşturularak, sistematik hale getirilmesi mümkündür. Verimlilik artışı esas olarak kaynakların daha etkin kullanımı, planlama ve kontrol fonksiyonlarının iyileştirilmesi, süreçlerin daha iyi tasarlanması, yetkin insan kaynağı kullanımı, yeni iş metodları geliştirilmesi ve maliyet etkin otomasyonlar, ve çıktıların etkililiğinin artırılması ile sağlanabilmektedir. Bu hususlara ek olarak yeni ve modern teknolojik yatırımlarla birim zaman içindeki üretim miktarı arttırılabilir. Tüm bu noktalarda, iç kontrol sistemleri yukarıda belirtilen çalışma ve çabaları sistematik ve disiplinli bir çerçeveye oturtmaktadır. Yani bir anlamda, verimliliğin artırılması tek amaç olmamakla birlikte, iç kontrol sistemleri, verimliliğin artırılmasına yönelik sistemli bir araç olarak işlev göstermektedir.

Yasal otoriteler, meslek örgütleri ve diğer ilgili organizasyonlar (Basel, BIS, COSO, CoCo gibi), işletmelerde verimliliği azaltan veya artırılmasına engel olan, risklerin etkin bir şekilde azaltılabilmesini sağlamaya yönelik olarak bazı önerilerde bulunmaktadır. Bu önerilerin başında, kurumlarda iç kontrol sistemleri kurulması gelmektedir. Dünyada iç kontrole ilişkin olarak pek çok zorunlu veya zorunlu olmayan düzenleme bulunmakla birlikte, bunların en başında, 1992 tarihli, COSO Raporu gelmektedir. Orijinal ismi Internal Control- Integrated Framework (İç Kontrol-Bütünleşik Çerçeve) olan bu dokümanda, bir kurumun, kar amacı gütsün veya gütmesin, sahip olması gereken iç kontrol sisteminin ana hatları, temel unsurları ve mekanizmaları genel olarak tarif edilmiştir. COSO raporunda yer alan iç kontrol modeli ile genel kabul gören verimlilik artırma metodoloji ve teknikleri karşılaştırıldığında, COSO raporunda yer alan sistematiğin, verimlilik artırmaya yönelik pek çok çalışmayı kapsadığı ve bunlara özel önem verdiği görülmektedir. Elbette ki bir iç kontrol sisteminin verimliliği artırma dışında; faaliyetlerde etkililik, yasal düzenlemelere uyum, varlıkları koruma ve mali raporlamaların güvenilirliğini sağlama gibi bazı ek amaçları da bulunmaktadır. Ancak, hangi amacı gerçekleştirmek için tasarlanmış olursa olsun, COSO tarafından önerilen model, verimliliğin artırılmasına yönelik işlev gösteren bazı mekanizmalara sahiptir.

COSO modeline göre bir kurumun, faaliyetlerinde etkililik ve verimliliği sağlaması, mali raporlamalarının güvenilir olması ve mevzuata uyum hedeflerini, tüm iş birimleri ve süreçlerinde aşağıdaki şekilde görülen 5 unsuru sağlıklı bir şekilde tesis etmek ile “makul düzeyde” gerçekleştirebilmesi mümkün olacaktır:[5]

Şekil-2: COSO İç Kontrol Unsurları

Bu unsurlara bakılacak olur ise;

COSO’ya göre kurum içinde öncelikle güçlü bir Kontrol Ortamının bulunması şarttır. Eksiksiz bir iç kontrol sisteminin temeli kontrol ortamına dayanmaktadır. Kontrol ortamı, kurum çalışanlarının kontrol bilincini etkileyerek, şirketin konuya bakış açısını belirlemektedir. Kontrol çevresi; disiplin ve düzen sağlayarak, iç kontrolün diğer unsurları için temel oluşturur. İç kontrolün genel kalitesini etkileyen genel atmosferi yaratır ve iç kontrol disiplinini sağlar. İç kontrol ortamını oluşturan unsurlar genel olarak; dürüstlük ve etik değerler, üst yönetimin felsefesi ve tutumu, yönetimin çalışma şekli, insan kaynakları yönetimi ve politikaları, örgüt yapısı, yetki ve sorumlulukların tahsisi, iş ve görev tanımlarının belirlenmesidir. Kontrol ortamının iyileştirilmesi, tüm iç kontrol sisteminin geliştirilmesine imkan verir. Kontrol ortamı unsurlarından bir veya birkaç tanesi sorunlu olur ise, bundan sonraki diğer unsurlarda da etkinlik sağlamak mümkün olmaz. İyi iç kontrol uygulamalarının çıkış noktası ve iç kontrol sisteminin en önemli unsuru kontrol ortamıdır.

Risk Değerlendirme faaliyetlerinde, kurumun tüm iş birimleri ve süreçlerindeki riskler belirlenir ve analiz edilir. Risk değerlendirmesi, hedeflere ulaşmayı engelleyebilecek risklerin tanımlanmasına, ölçülmesine ve riskin nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair kararlara temel oluşturur.Bunun sebebi; ekonomik, endüstriyel, hukuksal ve yönetsel şartların değişmeye devam edecek olması ve bu değişime ait özel riskleri tanımlayacak ve bunlarla baş edecek mekanizmalara ihtiyaç duyulmasıdır. Risk değerlendirme aşamasında, birim ve süreçleri etkileyen tüm kritik riskler tespit edilir, kuruma verebilecekleri zarar çerçevesinde ölçülür ve kritiklik düzeyleri tespit edilir. Risk değerlendirme faaliyetlerinin amacı, örgütün iş süreçlerini etkileyen tüm kritik risklerin ortaya çıkartılarak, kontrol altına alınmasını sağlamaktır. Risk değerlendirmelerinde, örgüt genelinde gerçekleşen önemli hata ve suiistimaller, verimsizlikler, darboğazlar, değişimler, yenilikler ve dışsal faktörlerin etkileri göz önünde bulundurulmalıdır.

Kontrol Faaliyetleri, Yönetsel, mali ve operasyonel faaliyetlerin belirlenmiş strateji ve planlara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesinde yöneticilere yardımcı olan politika, prosedür ve yöntemlerdir. Kontrol faaliyetleri ile kurumsal risklerin azaltılması amaçlanmaktadır. Katı kontroller olarak tanımlanan kontrol faaliyetleri, risklerin azaltılmasına yönelik ana strateji olarak işlev gösterir. Önleyici, yönlendirici, düzeltici ve/veya tespit edici mahiyette olabilir. Yetki ve onay mekanizmaları, görevler ayrılığı, mutabakatlar, revizyonlar, iç doğrulamalar, kurum varlıklarının korunmasına yönelik erişim kısıtlamaları (fiziki ve kaydi), kontrol izleri, operasyonel süreçlerin gözden geçirilmesi, süpervizyon ve mevzuat direktifleri genel kontrol faaliyetleri arasında yer alır. Her kurum kendi sektörü, faaliyetleri, organizasyon yapısı, yönetimi ve kültürüne uygun kontrol faaliyetleri tasarlar ve uygulamaya alır. Kontrol faaliyetleri hemen her kurumda, tüm iş süreçlerinde işin gereği olarak bulunmalıdır.

Bilgi ve İletişim, iç kontrol süreçlerinde yer alan bilgilerin oluşturulması, saklanması, raporlanması ve bunların örgüt genelinde yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya ve birimler arasında iletilmesini kapsamaktadır. Ayrıca, sağlıklı bir iç kontrol süreci tesis edebilmek ancak çok yönlü ve açık iletişim kanalları yoluyla mümkündür. Etkin bir iç kontrol sistemi kurmak ve kurumun hedeflerini gerçekleştirmek için bir organizasyonun bütün kademelerinde bilgiye ihtiyaç duyulur. Anlamlı, güvenilir ve uygun bilgi personelin kontrol ve diğer sorumluluklarını yerine getirmesine imkân verecek biçimde ve zaman dilimi içinde belirlenip sağlanmalı ve onlara duyurulmalıdır.Bilgi sistemleri ise, süreçte hem iç kontrole ilişkin mali ve mali olmayan bilgileri içeren raporlar hazırlanması, hem risk ve kontrol bilgilerinin saklanması ve analizi, hem de iş süreçlerinde ihtiyaç duyulan bilgilerin zamanında ve doğru şekilde aktarılması amaçlı işlev gösterir. Kurum içinde üretilen bilgi ve raporlar, hem iç hem de dış kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamalıdır.

İzleme faaliyetinin temel amacı, genel olarak iç kontrol sisteminin ve süreçlerdeki iç kontrollerin arzu edildiği şekilde çalışıyor olmasını ve koşullardaki değişikliklere gerektiği biçimde uyum göstermesini sağlamaktır. İzleme sistemleri ile iç kontrol sisteminin yeterliliği, etkinliği ve verimliliği hakkında bir değerlendirme yapılmalıdır. İç kontrol sisteminin izlenmesi sürekli gözetim, özel değerlendirme ya da her ikisinin bir arada uygulanmasıyla gerçekleştirilebilir. Sürekli gözetim faaliyetleri, yönetimce yapılan izleme ve diğer rutin izleme prosedürlerini içermektedir. Kurum içinde faaliyetlerin içine yerleştirilmiş ve bu faaliyetlerin etkin bir şekilde yürütülmesini sağlamaya yönelik oluşturulmuştur. Özel değerlendirmelerin sıklığı ve kapsamı, özellikle risk değerlendirmesine ve sürekli gözetim prosedürlerinin etkinliğine bağlıdır. İç kontrol aksaklıkları, diğer önemli konularla birlikte, üst yönetime ve yönetim kuruluna raporlanmalıdır. Bu kapsamda, yönetim tarafından gerçekleştirilen kontrol öz değerlendirmeleri ya da iç ve dış denetçiler tarafından gerçekleştirilen resmi değerlendirmeler söz konusu olabilir. İzleme unsurunun en önemli parçası, iç denetim mekanizmasıdır. İç denetim faaliyetinin temel görevi örgütün iç kontrol sisteminin sağlıklı bir şekilde oluşturulması ve yürütülmesine yönelik güvence ve danışmanlık hizmetleri sağlamaktır. İç denetim, diğer tüm unsurların geliştirilmesi yönünde, destekleyici ve rehberlik sağlayıcı bir hizmet olarak, iç kontrol sisteminin en önemli mekanizmalarından bir tanesidir.

Yukarıda bahsedilen ve iç kontrol sistemi unsurları ile bu unsurlar kapsamında gerçekleştirilen sistematik çalışmalar ile verimliliği artırmaya yönelik teknik ve yöntemler karşılaştırıldığında, iç kontrolün verimlilik ile ilişkisi daha rahat anlaşılabilmektedir.

Verimliliği artırmak amacı ile göz önünde bulundurulması gereken faktörler su şekilde sıralanabilir:[6]

• Dış (kontrol edilemeyen) faktörler

• İç (kontrol edilebilen) faktörler

İç faktörler; katı faktörler ve esnek faktörler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Katı faktörler, ürün, fabrika ve teçhizat, teknoloji, malzeme ve enerjidir. Esnek faktörler ise, insan kaynakları, organizasyon ve sistemler, çalışma metodları ve yönetim biçimleridir. Dış faktörler; yapısal düzenlemeler, doğal kaynaklar ile hükümet ve altyapı olarak üç başlık altında ele alınabilir. Yapısal düzenlemeler, ekonomik ve sosyal olarak gruplandırılırken, doğal kaynaklar, insan gücü, arazi, enerji ve hammaddeler olarak gruplandırılmıştır. Hükümet ve altyapı faktörü altında ise kurumsal mekanizmalar, politika ve stratejiler, altyapı ve kamu işletmeleri yer almaktadır.

İç ve dış faktörler her organizasyon açısından farklılık arz eder. Organizasyonun içinde bulunduğu bölge, ülke, şehir, sektör, iş kolu ve diğer makro değişkenler iç ve dış faktörlerin yapısını belirler. Organizasyonlar, verimliliği artırma çalışmalarında iç ve dış faktörleri birlikte dikkate almak ve özellikle dış faktörler çerçevesinde, diğer ilgili taraflarla güç birliği yapmak zorundadır. Verimlilik arttırmada ilk adım iç ve dış faktörler içinde sorun yaratan alanları saptamak, ikinci adım ise bunlar arasından kontrol edilebilir veya nüfuz edilebilir olanları tespit ederek bunlar üzerinde odaklanmaktır. Genellikle iç faktörlerin, bazı nüfuz edilebilir dış faktörlerle birlikte ele alınması ve bu faktörler üzerinde yoğunlaşarak gelişme sağlanması mümkündür.[7]

Bazı genel kabul gören verimlilik artırma yöntemlerine bakıldığında kullanılan tekniklerin çoğunlukla, bilgi toplama ve iş etkililiğini artırma amacına yönelik olduğu görülmektedir. Bu teknikler, örgüt geliştirme, süreç analizi, süreç yeniden yapılandırma, süreç iyileştirme ve örgütsel yeniden yapılandırma gibi organizasyon bazlı yaklaşımlar olabileceği gibi, iş etüdü, metod etüdü, iş ölçümü, iş basitleştirme, pareto analizi, tam zamanlı üretim yönetimi, değer analizi yoluyla yönetim, maliyet fayda analizi, maliyet verimlilik tahsisi, beyin fırtınası, güç-alanı analizi gibi araçlar da olabilir.

Verimlilik geliştirme amaçlı odaklanılan faktörler ile kullanılabilecek tekniklere bakıldığında, bu faktör ve tekniklerin, doğru tasarlanmış, yeterli ve etkin iç kontrol sistemleri içinde kullanım alanı buldukları görülmektedir. İç kontrol ve verimlilik arasındaki ilişki, iç kontrol sisteminin, amaç ve hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik, özellikle de operasyonel etkinlik ve verimlilik hedeflerini sağlamaya dönük uygulamaları üzerinden kurulabilmektedir.

Aşağıdaki tablo, COSO iç kontrol hedefleri ve COSO’nun 5 iç kontrol unsurunu, verimliği artırmada önem taşıyan faktörler ve verimlilik artırma teknikleri ile ilişkisini göstermektedir.

Operasyonel etkililik ve verimlilik/kaynakların etkili ve verimli kullanılması

Raporlamaların doğruluğu

Mevzuat ve düzenlemelere uyguluk

Kontrol Ortamı

·Örgütsel değişim

·Süreç Analizi, İyileştirme ve Yeniden Yapılandırma

·İnsan kaynakları

·İş analizi, etüdü, ölçümü

·Yönetim biçimi ve felsefesi

·İç ve dış raporlamaların doğruluğuna önem verilmesi

·Yazılı iş politika ve prosedürleri

·Etik kurallar

·Yasalara saygılı yönetim

Risk Değerlendirme

·Risk analizi

·Beyin fırtınası

·Ürün, üretim, satış, pazarlama ve dağıtım riskleri

·Hatalı mali raporlama risklerinin tespiti

·Veri güvenliği ve bütünlüğü riskleri

·Mali veri ve raporlamaya ilişkin düzenleme ve standartlara uygunluk risklerinin değerlendirilmesi

Kontrol Faaliyetleri

·Görevler ayrılığı

·İşe göre personel

·Eğitim

·Mevzuat

·Yetki ve onaylar

·Mali kontroller

·Hesap mutabakatları

·Doğrulamalar

·Mizan kontrolleri

·Yazılı politika ve prosedürler, talimat ve yönergeler

Bilgi & İletişim

·Maliyet fayda analizleri

·Dışsal risklerin iletilmesi ve raporlanması

·Değişikliklerin raporlanması

·ERP sistemleri

·Bilgi ve iletişim kanallarının açık olması

·Raporlamalar

·Muhasebe ve raporlama yazılımları

·ERP raporlamaları

·Uygulama kontrolleri

·Yasal düzenleme ve mevuzat değişikliklerinin bilgi sistemleri ile takibi

·Değişikliklerin iletilmesi

Gözetim

·Performans izleme, değerlendirme ve geri bildirim

·Operasyonel denetimler

·Finansal denetim

·Yönetim izleme mekanizması

·Uygunluk denetimleri

·Dış denetimler

 

Yukarıdaki tablodan da görülebileceği üzere, verimlilik artırmak amaçlı odaklanılan faktörler ve kullanılan bazı tekniklerin, COSO bazlı iç kontrol sistemleri dahilinde özellikle operasyonel etkinlik ve verimlilik hedefi dahilindeki unsurlar ile kesiştiği görülmektedir. Buna ek olarak mevzuat ve düzenlemelere uygunluk ile raporlamaların doğruluğu hedefleri dahilindeki bazı unsurların da, doğru ve zamanında bilgi sağlamak, dış otoriteler ile güven veren ilişkiler kurmak ve dışsal faktörlerdeki gelişmeleri etkin bir şekilde takip edebilmek bağlamında, verimliliği sağlamak ve artırmaya yönelik katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.

İç kontrol sistemleri ile kurumsal verimlilik arasındaki ilişkilerin netleştirilmesi, konu ile ilgili daha detaylı araştırmalar yapılmasını ve yukarıda ortaya koyulan “yeterli ve etkin bir iç kontrol sisteminin kurumsal verimliliği artıracağı” şeklindeki tezin, ampirik bulgular ile desteklenmesini gerektirmektedir. COSO tarafından ortaya koyulan “güçlü bir iç kontrol sistemi ve iyi iç kontrol ilkeleri” ile “verimlilik artırma yaklaşımları” arasında yakın ve pozitif yönlü bir ilişki olduğu yönündeki düşüncemizin doğrulanması, konuyla ilgili kaliteli ve zengin veriye dayanan bir araştırma yapılmasını gerekli kılmaktadır.

Özetle, iç kontrol ve verimlilik arasındaki ilişki, iç kontrolün operasyonel etkinlik ve verimliliği sağlama hedefi çerçevesinde kurulmakta olup, iç kontrolün diğer hedefleri ile de desteklenmektedir. Kontrol süreçlerinde izleme unsurunun içinde yer alan Yönetimin ve iç denetimin, operasyonel etkinlik ve verimliliği artırmak için örgüt yapısında, yönetim tarzında, süreç yönetiminde, kontrol faaliyetlerinde, bilgi ve iletişim sistemlerinde gerçekleştireceği sistematik ve disiplinli iyileştirmeler ile, verimliliğin olumlu yönde etkilenmesi ve verimlilik artışları sağlanması söz konusu olabilecektir.


[1] Yükçü, S., Atağan, G., Etkinlik, Etkililik ve Verimlilik Kavramlarının Yarattığı Karışıklık, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt:23, Sayı.4, 2009

[2] COSO, Internal Control- Integrated Framework, 1992

[3] 5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Madde 55, 2003

[4] Horngren, T. C., Foster, G., Datar, M. S., Cost Accounting A Managerial Emphasis, Tenth Edition, Prentice Hall International, Inc., 2000, London.

[5] COSO, a.g.e.

[6] Prokopenko, J., Gérer La Productivité : Manuel Pratique. International Labor Office, s.13, 1990.

[7] Prokopenko, a.g.e., s.14

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmadı

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>


Yukarıya Git