Önceki yazılarımda, VUCA kavramından bahsetmiş, dünyanın VUCA dönemine girdiğini anlatmıştım. “VUCA”, akademi ve iş dünyasında yaygın olarak kullanılmaya başlanmış ve Volatility, Uncertainty, Complexity ve Ambiguity kelimelerinden kısaltılmış, genel koşul ve durumların oynaklık (değişkenlik), belirsizlik, karmaşıklık ve muğlaklığını tanımlamak için kullanılan bir akronim. Kısacası, iş dünyası başta olmak üzere, dünyada her alanda belirsizlik ve buna bağlı risklerin arttığı, hatta “yüksek risk” altında çalışmanın “yeni normal” kabul edildiği bir dönemden bahsediyoruz.
Dünya artık VUCA dönemine girdi. Bu dönemde iş yapmak, özellikle de sürdürülebilir büyüme ve karlılık yakalamak eskisine kıyasla oldukça zor demiştim. VUCA döneminin farkında olmak, bu döneme uygun stratejiler geliştirmek ve yönetim modellerini kullanmak artık başarı için kaçınılmaz olmuş durumda.
Vuca dönemi ülkemizde tam anlamıyla hissedilmeye başlandı. Artan terör olayları, siyasi çekişmeler, kur hareketleri, dış ilişkilerde krizler, yabancı ülkelerin ekonomik ve siyasi gelişmelerinin olumlu ya da olumsuz etkileri, toplumda y ve z kuşaklarının öncü konuma geçmesi, teknolojik ilerlemeler ve herşeyin baş döndürücü şekilde değişmesi ülkemizde şirket yönetimini farklılaştırıyor.
Eskiden “şirket idaresi” yeterli iken, artık “şirket yönetimi” gerekiyor. İdare etmek artık yetmiyor. İyi ve kötü yönetim eskiden konjonktür nedeni ile çok önemli görülmüyordu. Patronlar kar ettiği, para kazandığı sürece, yönetim sorunu tartışılmıyordu. Bu dönemde, 2017′ den tibaren yönetim kalitesi de ciddi olarak tartışılır hale gelecek. C- Level yönetici değişikliği haberleri şimdiden artmaya başladı bile. Bu dönemin parlayan yıldızı muhtemelen head hunter lar olacak.
Peki şirketlerin VUCA döneminde ayakta kalması için ne yapmak lazım? Bazı görüşlerimizi sizler ile paylaşmak istiyorum.
- Bu dönemde, yapılması gereken en önemli hamle, doğru yöneticiler ile çalışmak. Patronlar liyakati, sadakatin önüne almaya başlamalı. İyi yönetici, yönetilenlerin de güvenini kazanır ve doğru sistemleri kurabilir ise, iyi yönetir. İyi yönetici olmak demek, işi iyi bilmek demek değildir. 30 yıldır üretime hakim olmuş bir yöneticiniz, şirketin bütünü için iyi bir Genel Müdür olmayabilir. C-level dan başlayarak, iyi yöneticiler ile çalışmak bu dönemin anahtar stratejisi olacak. İyi yönetici kimdir sorusu ayrı bir yazıyı hak ediyor ancak kısaca planlı çalışan, hedefler koyan, performansı izleyen ve geri bildirim veren, ekibinin güvenini kazanmış, yetki devrinden çekinmeyen, kendisinden daha iyiler ile çalışma olgunluğuna sahip, iletişim yönü güçlü riskini bilen ve yöneten, adil ve hesap verebilen bir yönetici iyi yöneticidir. Türkiye’ de sadece sadık diye veya sadece yaptığı işe çok hakim diye, müdür ya da genel müdür yapılan “yönetici” olarak çok yetersiz yöneticiler gördüm. Bu yapılacak büyük bir stratejik hata olur.
- Kurumsal risk yönetimi yapmayan bir şirket uçuruma doğru giden, frenleri patlamış bir kamyona benzer. Herkes risklerini bildiğini ve iyi yönettiğini sanır, ancak gerçek durum ancak bir kurum geneli risk değerlendirme çalışması ile ortaya çıkar. Birlikte Kuruımsal Risk Yönetimi sistemleri oluşturduğumuz pek çok şirkette bu durumu tecrübe ettim. Risk yönetimi birimlerin veya bireysel bazda yöneticilerin iradesine bırakılamayacak kadar önemli ve şirket genelinde (enterprise-wide) aynı sistematik ile uygulanması gerekli bir konudur. KRY sistemi olmayan bir şirket, VUCA döneminde bırakın başarıyı, ayakta kalmayı bile şansa bırakmış demektir. Daha iki, üç sene öncesine dek, ihmal edilen risk yönetimi, bugün VUCA döneminde önümüzdeki 10-20 yılın en hayati konusudur. Bu önemin patronlara, üst yöneticilere iyi anlatılması gerekli. Buradan bir tespiti de Türkiye’ de ve belki de dünyada ilk defa yapıyor olacağım. Kurumsal risk yönetimi, artık bir şirket için destek değil, ana fonksiyonlardan bir tanesidir. Bu tespit üzerinde çok konuşacağız.
- Kriz dönemlerinde herkes maliyetlere odaklanıyor. Maliyet ve verimlilik, kalite yönetimi gibi kavramlar yeniden ön plana çıkıyor. VUCA dönemi, içinde krizleri de barındıran daha geniş ve daha derin bir kavramdır. Kriz, fırsat, değişkenlik, eskinin yeni, yeninin eski olması, anlık değişim, anlık adaptasyon, esneklik, vb. pek çok özelliği barındıran VUCA döneminde, şirketlerin önceliğinin, “inovasyon”, “yalın”, “açık iletişim” ve “adaptasyon” olması gerektiği düşüncesindeyim. Tüm organizasyon yapısı, bu unsurlara göre, daha yatay, yalın ve hızlı adapte olma ve karar almayı sağlayacak bir tarzda yapılandırılmalı. Bu kavramlar gerçekten şirketlerin önümüzdeki 50-60 yılda sıkı sıkıya sarılacakları konular olacaktır.
- Üretmek veya Türkiye sınırları içinde kalmak artık yeterli değil. Uluslararası düzeyde iş yapmak, iş geliştirmek, sipariş üzerine değil, pazar analizleri, iş geliştirme ve inovasyon temelli, esnek üretim yapmak önem taşıyacak. Dünyada farklı yatırım imkanlarını kovalamak, geşlişen pazarları yakalamak, buralarda güçlü iş ortaklıkları geliştirmek önemlidir. Birlikte pazar geliştireme ve inovasyon çalışmaları yürüttüğümüz şirketlerde 6-7 günlük bir çalıştay yaptırıyor ve şirketlerin pazar, süreç, ürün, fonksiyon, deneyim gibi alanlarda inovasyonlar ortaya koymaları için bakış açıları geliştiriyoruz. Bu tür çalışmalarda, ortaya öyle mükemmel fikirler, hatta konseptler çıkıyor ki, şirketler bunların peşinden gittiği takdirde hızlı bir pazar payı ya da karlılık artışı yakalayabiliyor. Bir şirket inovasyon, hızlı adaptasyon, esnek organizasyon ve yalın süreç yönetimini nasıl hayata geçirebilir? İşte bu noktada bir “değişim ve uyum programı” yürürlüğe alınması faydalı. Bir şirketin yalın ve inovatif bir karakter kazanması için temel koşullar farkındalık, kabul, uzman desteği, program ortaya koymak, yatay hiyerarşi ve performans sistemidir.
- “VUCA’ ya Hazır Olmak” eğitimlerimizde sürekli vurguladığımız bir diğer husus da, şirket kültürünü etkileyecek güçlü bir liderlik geliştirilmesi. Yönetim Kurulu ve üst yönetim, bir değişim ve uyum programı uygulayacaklarsa, önce mutlaka kendileri değişmeli. Bu alanda eğitim almalı. Özellikle de ikinci kuşak aile üyeleri, bu eğitim ve farkındalık için birinci kuşağı devamlı bilgilendirmeli. VUCA dönemindeki bir şirket tıpkı fırtınadaki gemi gibidir. Gemi ve tayfanın iyi olması güvenli limanlara ulaşmada, ya da batmamada ancak bir unsurdur. Diğer unsur, iyi kaptanlar olmasıdır. Özellikle de 1. Kaptan VUCA döneminin özelliklerini iyi anlamış olmalıdır. Patronlarımızın bu dönemin ciddiyetini anladıkları konusunda maalesef şüphelerim var. Bu dönemi diğer dönemler gibi gelip geçici sanıyorlar. Oysa ki bu dönem geçici değil, yapısal bir dönem. Bu sebeple, mutlaka şirket kültürü VUCA dönemine uyumlu, daha pozitif bir kültür ile değiştirilmeli. Bu değişimin liderleri de VUCA’ nın gereksinimlerini iyi anlaşmış olmalı. VUCA’ ya uygun liderlik, şirket kültürü ve yönetim sistemleri geliştirmek çok önemlidir.
- İç denetime önem vermek şirketleri VUCA döneminde ayakta tutmaya yardımcı olur. İç denetimden beklentiler, geleneksel “müfettiş” rolünden çok değer katan “risk odaklı” iyileştirici rolü olmalıdır. İç denetim sisteminin doğru oluşturulması, iç denetçilerin doğru adaylar arasından seçilmesi ve onların kurum içinde desteklenmesi VUCA döneminde, önemli bir stratejidir. Bu dönemde iç denetim faaliyetleri de şirketlerin stratejik yönetim faaliyetleri, risk yönetimi, yönetim sistemleri, inovasyon girişimleri ve yalın çabaları ile entegre olmak durumunda. İç denetimin gideceği yol, eskisine oranla daha zorlu, ancak bu yolu yürümeleri ile kurum içinde daha fazla değer kazanmaları mümkün olacaktır. İç denetçilerin şirket içindeki silolar, karar verme hızında düşüklük, kötü veri ve bilgi yönetimi, yetersiz yönetim uygulamaları ve sabote eden kurum kültürü ile mücadele etmede Yönetim Kurulu’ na farkındalık sağlama ve güvence verme noktasında destek olmaları gerekiyor.
VUCA döneminde yönetim ile ilgili soru ve talepleriniz için bertan.kaya@yahoo.com adresine mail atabilir, ya da alta yorum yapabilirsiniz.