İş hayatında gözlemlediğim kadarı ile kurumsal başarı için birbirlerini etkileyen dört boyut söz konusu. Bu boyutlar doğru bir sıra ve önceliklendirme ile ele alınıp güçlendirilir ise başarı geliyor.
Birinci boyut insan/kültürdür. İkincisi, sistemdir. Üçüncüsü inovasyon/rekabettir. Dördüncüsü ise büyümedir.
İnsan➡️sistem ➡️inovasyon➡️büyüme şeklinde bir etkileşim söz konusudur.
Buradan şunu anlayabiliriz ki büyüme (gelir, kar, pazar payı, ölçek) inovasyon (farklılık, fikirler, stratejiler) ile yakından ilişkilidir. İnovasyon altyapısı için ise uygun sistem (süreçler, yönetim sistemleri, teknolojiler, veri, insiyatifler) gereklidir. Bu sistemler ise ancak doğru bir insan kaynağı yönetimi ve desteği (organizasyon, kültür, yetenekler) altında işlevsel olabilir ve sürdürülebilir.
Bu nedenle sürdürülebilir büyüme ve karlılık isteyen şirketler konuya insan/kültür boyutundan başlamak zorundadır. Oysa konuya doğrudan diğer üç boyuttan başlayan şirket sayısı, özellikle ülkemizde bir hayli fazladır ve başarı bu nedenle sınırlıdır.
Yapılan yaygın bir hata da bu dört unsurdan bir veya ikisini hesaba katmadan başarı sağlamak isteğidir. Örneğin büyüme unsurunu dışarıda bırakan çok verimli, çok havalı ama etkili olmayan şirketler tanıdım. Harika insanları ve sistemleri vardı ama büyümüyorlardı. Yine büyüyen ama büyümesi inovasyondan değil, konjonktür ve piyasa koşullarından gelen, insan ve sisteme önem vermeyen şirketler tanıdım. Büyümeleri organik ve inovasyona dayalı olmadığından zamanla düşüşe geçtiler. İnsanı dışarıda bırakarak sistemle veya sistemi göz aradı ederek sadece insanla başarıya yürüyebileceğini düşünen şirketler de tanıdım. Dönem dönem inovasyon da yapıyorlardı. Ama çabaları ve sonuçları sürdürülebilir değildi.
Düşüncem odur ki konuya bu sıra ile bakmak ve stratejik öncelikleri bu şekilde oluşturmak şirketlerde sağlam ve sürdürülebilir sonuçlar elde etmeyi sağlıyor.