1990′ların başında databanklar ve cep telefonları çıktığında numaraları akılda tutmayı bıraktık. Kişisel bilgisayarlar ve akıllı telefonlardaki not uygulamaları ve hatırlatıcılar çıkana kadar hala yapılacak işleri kağıtlara yazıyorduk. Arama motorları çıktı, kütüphanelere başvurmayı bıraktık. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları çıktı, arkadaşlarımız ile fiziksel ortamda görüşme sıklığımız azaldı. Ama etkileşimimiz kantitatif olarak arttı. E-postayı bile bıraktık, WhatsApp den yürütüyoruz işleri.
Demek istediğim şu; yapay zeka da bizlerin araştırma, veri toplama, analiz etme, anlamlandırma, yorumlama ve sunma kabiliyetlerini etkileyecek ve büyük ölçüde bu işleri bizlerin yerine yürütecek. Bizler sadece YZ algoritmaları ile uyumlu komut yazmayı, yapay zekayı çalıştırmayı öğreneceğiz. Bu yönde beceriler geliştireceğiz.
Elbette bu saydıklarım hayatı kolaylaştırıyor gözükse de, insanların beyin kapasitesini olumsuz etkiliyor. Özellikle de sol beyin kapasitesini. Bir süre sonra, bir şeyleri okumak, analiz etmek, hatta analitik düşünceler üretmek ihtiyacımız dahi kalmayabilir, çünkü yapay zekaya komut vermek yeterli, sizin için yapıyor.
Şimdi yaratıcılık, sağ beyin kullanımı çok etkilenmez falan diyenler olacak, evet sağ beyinliler için (şimdilik) risk daha az gibi gözükse de, görüntü ve ses işleme becerileri ile bu kişiler de benzeri riske maruz kalacak. A ne güzel yaratıcılığımızı YZ ile destekliyoruz dönemi sağ beyinliler için de kısa sürecek ve YZ o işleri de(resim, tasarım, müzik, edebiyat, mimari, grafik sanatlar, vb.) devralacak. Bence yapay zeka önündeki set yıkıldı ve bu seneden itibaren artık YZ farklı bir hızla ilerleyecek.
Ne yapmalı? Öncelikle beynimize sahip çıkmalıyız. YZ gibi düşünmeyi öğrenmek ve ona komut veren, onu programlayan beyin olmaya çalışmak ana akım tavsiye. Bu iş hayatı için son derece geçerli. Kabul.
Ancak ben beynimimizi YZ’ya tamamen teslim etme taraftarı değilim. Hala okumak, analiz etmek, yorumlamak, sunmak, yazmak, çizmek, bestelemek, sergilemek, bizim vazgeçmememiz gereken şeyler arasında. Daha ileri gidersem, numaraları hafızada tutmak, elle yazarak not almak, arkadaşlarımız ile fiziki olarak daha sık iletişim kurmak, sosyalleşmek, e-postayı bırakmamak, matematik, geometri, zeka oyunları, satranç veya go gibi zihni diri tutan aktivitelere yönelmeyi de şiddetle tavsiye ediyorum.
YZ’ya teslim olmak değil, YZ ile uyumlu olmak ve yön verebilmek için daha fazla robot değili, daha fazla insan olmaya ihtiyacımız var.