Bugün ABD merkezli olarak iş dünyasında yoğun bir tartışma var. Daha kısa vadeli bakış açıları ile hızlı büyüme, yüksek kar ve güçlü kar dağıtımı ile hissedarları mutlu etme mi, yoksa inovasyon, teknoloji ve girişimciliğe yatırım yaparak, kısa vadede hissedar kazançlarını azaltıp, uzun vadede önemli rekabet avantajları kazanma mı?

 

Elbette herkes, bu iki bakış açısını optimize edecek çözümlerin en iyisi olduğunu biliyor ama optimizasyon zor. Çünkü iki yaklaşım da farklı türden strateji, organizasyon ve kültür yapıları gerektiriyor. Özellikle de kültür çok önemli. Mevcuttan en iyisini çıkartmak ile gelecekte ortaya iyi bir şeyler çıkartmak tercihlerini etkileyen çok faktör var. Kurumsal kaynakların dağılımından, stratejik önceliklere, çalışma prensiplerinden, yatırım kararlarına kadar çok faza değişken devreye giriyor.

 

İnovasyon, kurumsal girişimcilik ve yeni teknolojilere yatırım, akla mantıklı geliyor. Buna itirazı olan da yok. Ancak uzun vadede ayakta kalmak için, kısa vadede var olabilmek de gerekiyor. İşte şirketlerin karşılarındaki yeni sorun bu. Kısa ve uzun vadeyi dengelemek, aslında dengelemekten de öte, kısa ve uzun vadeli stratejileri optimize etmek. Hem şirket içi girişimciliğe, yeni teknolojilere ve inovasyona yatırım yapıp, hem de kısa vadede müthiş karlılık mümkün mü? Bu en parlak, en hızlı büyüyen start-up lar için bile mümkün olmayabiliyor.

 

Burada karamsar olmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Çözüm “kurumsal kültür” içinde saklı. Şirketinizin kurumsal kültürü içine, kısa vadede, düzenli olarak inovasyon ve kurum içi girişimcilik sürdürülebilir ve özgün stratejiler ile enjekte edilebilirse, yani kültürel bir dönüşüm gerçekleşebilirse, optimizasyon noktasına doğru bir adım atılabiliyor. Elbette kurum içi girişimcilik, projeler, fikirlerin denenmesi, MVP (minimum viable product)ler, yeni teknolojilerin edinilmesi ve bunlara yapılan yatırımlar (endüstri 4.0, blockchain, IoT, yapay zeka, big data, vb.) kazancın belirli bir kısmının bu alanlara harcanmasını gerektiriyor ve bu da karlılığı olumsuz etkiliyor, ancak kültürel değişim, inovasyon ve girişimcilik odaklı bir kültür oluşturulması bunlar arasında en az mali kaynak gerektiren unsur.

 

Süreç, metodoloji, pazar, ürün, deneyim, vb. inovasyonların bir çoğu aşırı büyük kaynak gerektirmiyor. Şirket kültürünüzü, inovasyonu kucaklar hale getirmek için karlılığın büyük bölümünü feda etmek zorunda değilsiniz. Yavaş yavaş, belirli bir kültürel değişim programını devreye alarak, insanları inovasyon ve girişimciliğe yönlendirebilir, mali yatırım gerektirmeyen çok önemli inovasyonlar, fikirler, ürünler geliştirilmesini de sağlayabilirsiniz. Bu bence iyi bir başlangıç noktası olacaktır.

 

Kısa vadede en iyi yaptığınız işi yapmaya devam. Uzun vadede kültürü değiştirmek ve kültür üzerinden bir “yeni en iyi işe” ulaşmak için çabalayın.