Anasayfa » İç Denetim | İç Denetim Danışmanlığı | İç denetçilik | Kamu İç Denetim » Dikkat Moore Yasası Sizi Oyun Dışında Bırakabilir!

Dikkat Moore Yasası Sizi Oyun Dışında Bırakabilir!

Moore Yasası ve ÖtesiMoore Yasası, Intel şirketinin kurucularından Gordon Moore’un, 1965 senesinde teknolojik ilerlemelerin  geleceğine yönelik olarak kaleme aldığı, Electronics Magazine dergisinde yayınlanan makalesi ile teknoloji tarihine kendi adıyla geçen yasadır. Daha doğrusu bu yazıda geçen bir iddia, zamanla yasaya dönüşmüştür. Moore Yasasına göre her 18 ayda, bir tümleşik devre üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısı iki katına çıkarken, üretim maliyetleri aynı kalır, hatta düşme eğilimi gösterir. Yani her 18 ayda bir, aynı para ile bir öncekinin iki katı güçlü bir işlemci satın alınabilmektedir. Moore, 1975 senesinde degerlendirmesini 18 aydan 24 aya çıkartmıştır.

 

9FAC28AB-33A8-4472-AB2B-8AE199EC863BBu yasa günümüze kadar zaman zaman tartışılsa bile genel kabul görmüş ve görmektedir. Ancak yakın zamanda bazı bilim adamları, kuantum bilişim ile birlikte yasanın sonunun geldiğini belirtiyorlar. Bu bilim adamlarına göre işlemciler, kendi sınırlarına ulaşmış ve baskın mimari teknikleri, enerji verimliliğinin son noktasına gelmiş durumda. Dolayısı ile yeni bir açılım gerekiyor ve bu darboğaz ancak kuantum bilişim ile aşılabilir. Bu noktada kuantum bilişimin Moore yasasına tabi güncel işlemcili bilgisayarlardan farkı ise şu; günümüz işlemcileri , 0 (kapalı) ve 1 (açık) sayılarını kullanarak tüm işlemlerini yapıyorlar. Kuantum bilişiminde ise bir qubit, bir elektronla temsil edilir ve işlemler, iki yönlü olarak çalışabiliyor. Geleneksel bilgisayarlardaki bitler yalnızca 0 veya 1 değerini alabileceğinden dolayı aynı anda sadece bir işlem yaparken, kuantum bilgisayarlardaki qubit’ler hem 0 hem de 1 değerini alabileceğinden dolayı aynı anda birden fazla işlemi yapabilİyorlar. Bunun sonucunda da ortaya “süper işlem gücü“ çıkıyor.
Moore yasası gibi 50 senedir kesinlik arz eden bir yasanın bile sonu gelip, yeni bir kırılma dönemi yaşanırken, insanların ve şirketlerin önümüzde bizi bekleyen, hatta artık beklemeyen değişime at gözlükleri ile bakıyor olmaları veya gözden kaçırmaları büyük bir risk teşkil ediyor. Teknoloji, sadece kuantum bilgisayarlar olarak değil, bunlar üzerindeki gerçek ve yapay öğrenen algoritmalar, yazılımlar, akıllı cihazlar, IoT ve blockchain gibi harika teknolojiler üzerinden de değişiyor. Teknoloji değişirken, iş modelleri, iş yapış biçimleri, süreçler, organizasyonlar, herşey değişiyor.

95BF3722-E5F6-472F-91C6-91200B170B56Ülkemizde bu değişim henüz tam anlamıyla anlaşılmış değil. Dijital doğan şirketlerin, diğerlerine olan tahakkümü döneminin daha çok başında olduğumuzdan, tehditler ciddi boyutta hissedilmiyor. Yapay zeka ve dijital dönüşüm, şimdilik sadece anlaşılması zor ama konuşulması havalı kavramlar. Büyük şirketler yöneticilerine bunları anlatması için gurular getirtiyor, binlerce dolar para veriyor. Salonlara doluşan yöneticiler bunları dinliyor, ayakta alkışlıyor, çok eğlenmiş olarak salondan çıkıyor ve işine döndüğünde hiç bir şey değişmiyor. Kimse geleceğin bu kadar yakın olduğuna inanmıyor. 2000-2020 arasındaki 20 seneyi düşünürsek, önümüzdeki 10 sene bu 20 seneden daha hızlı bir değişim olacağını söyleyebiliriz. 2000’lerdeki hangi model, anlayış, araç ve süreç kaldı ki?

Teknoloji dönüştürüyor, dönüşmeyeni büküyor, bükülen oyun dışında kalıyor.

Şirketler, belediyeler, kamu idareleri, bankalar işin hep teknolojiyi yakalama ve satın alarak uygulama tarafındalar. Fuarlara gidiliyor, dergiler takip ediliyor, konferanslara katılım sağlanıyor, yapay zeka, IoT ve diğer teknolojiler ile ilgili şirketlerden sunumlar alınıyor. Sonuç: ilerleme yok. Daha doğrusu dünyadaki değişim hızı ile karşılaştırıldığında yok. İki sebebi var. Birincisi, önümüzdeki dönemi gerçekten anlayamıyoruz. İşin sadece bir donanım ve yazılım meselesi olduğunu düşünerek, felsefeyi kaçırıyoruz. Yani öz değil, şekil odaklıyız. İkincisi ise, bu değişime adapte olacak, organizasyonu bu hızlı değişimde gecikmeden dönüştürecek, özgün uygulamalar üretecek bir kültür ve insan kaynağımız yok. Hazır çözümler peşinde koşuyoruz, teknoloji satın alınca iş çözülür sanıyoruz ama çözemiyoruz. Bunu 90 ve 2000’li yıllardaki, ERP yazılım dönüşüm ve implementasyon sürecinde de yaşadık. Bu sebeple dünyanın en havalı ERP lerine  her yıl yüz binlerce dolar ödüyoruz ama hala işlerimizin bir kısmı, hatya kritik bazı kısımları Excel üzerinden yürüyor!

4A06BC11-CCBA-4118-9465-1DE15E44AD21Üniversitede öğrencilerime, danışmanlık yaptığım şirketlerde de yöneticilere ve uzmanlara hep hatırlatma yapıyorum. Moore yasasına uygun bir yönetim sergileyin. Bu demektir ki, her 2 senede bir organizasyonu, kültürü, süreçleri, uygulamaları, prosedürlerinizi ve hatta BT sistemlerinizi değişim ile uyumlu hale getirin. Sektörünüz değişmemiş, sizi etkileyen önemli bir gelişme yoksa bile bunu yapın. En azından sürekli kontrol altında tutun. Ani bir değişim dalgası ile karşılaşınca, geminiz su üstünde kalabilsin. Ben bu tavsiyeleri Moore yasası üzerinden verirken, belki de bu yasanın da sonu geldi. Kuantum teknolojiler, kuantum düşüncenin açtığı yoldan hızlı ve emin adımlar ile gelişiyor. Kuantum yönetim, kuantum liderlik, kuantum strateji geliştirme, kuantum değişim modellerine ihtiyaç olduğu ortada.

 

Oyun dışında kalmamak için, bakış açılarımızı genişletmemiz ve kafamızı kumdan çıkartmamız büyük önem taşıyor.

 

 

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmadı

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>


Yukarıya Git