Misyon kelime olarak yüklenilen özel görev anlamına gelir. İş dünyasında bir şirketin paydaşlarına şirketin uzun dönemli görev ve amaçlarını anlatan, varoluş sebebini, neye, neden ve nasıl hizmet ettiğini ortaya koyan bir ifadedir.
İş dünyasında olduğu gibi sivil toplum dünyasında, sanatta, edebiyatta, siyasette veya özel yaşamlarımızda da misyondan söz etmek mümkündür.
Bundan 50, 30 hatta 10 sene öncesinde misyon değişmesi güç, sağlam ve oturaklı bir kavramdı. Dünyadaki değişim hızı nispeten düşük olduğu bu dönemlerde, sık değişmesi söz konusu olmadığı gibi, çok uzun seneler boyu akıllara kazınmış olurdu.
VUCA, yapay zeka ve endüstri 4.0 olarak da tanımlanabilecek olan yeni dönemde, yani günümüzde, herşey hızlı değişiyor. Bu hızlı değişim en değişmez nitelikte olan misyon tanımlarını da değiştiriyor. Örneğin Facebook. 2017’de uzun süre kullandığı misyon tanımını değiştirdi.
Bir insanın ya da organizasyonun misyonu, artık ekonomik, siyasi, teknolojik, sosyolojik, bilimsel ve sektörel değişim ile paralel olarak güncel tutulması gereken bir tanımlama haline geldi. Misyon varoluş sebebinin açıklanması olduğundan, neden varolduğu konusunda net fikri olmayan veya değişime adapte olamayan insanların, şirketlerin ve kuruluşların strateji ve iş modellerinde de bocalamaları mümkün. Bu dönemde, herşey büyük bir hızla değişirken, misyondan başlamayan değişim, sonraki tüm stratejik çabaları işlevsiz kılabilir.
O halde kendimize sormak gerek? Yeni gelişmeler, değişimler, devrimler ve evrimler ışığında misyonumuz hala geçerli midir? Geçerli değilse, bu dönemde neden var olmalıyız? Bize neden ihtiyaç var? Biz neden önemliyiz? Biz olmazsak dünya ne kaybeder? Bu soruların yanıtları verilerek, daha gerçekçi ve uyumlu bir misyona sahip olabiliriz.
Misyon bu, sık değişir mi canım diyenler olacaktır. Bizim misyonumuz sağlam, hala geçerli, paydaşlara yeterli fikir veriyor diyenler olacaktır. Saygı duyuyorum. Ama yine de biraz önce ifade ettiğim gözle konuya bakmak kazandırır kaybettirmez.
Sahi dünyanın size neden ihtiyacı var?