Bugünün İşi Değil, Sonra Bakarız!

gelecekte-populer-olacak-meslekler

Son yıllarda, özellikle de son iki yılda iş dünyası olarak görüş mesafemiz ufkumuz hep haftalık oldu. En uzun ufkumuz aylık idi. Önce pandemi, sonra enflasyon- faiz tartışması, faiz indirimleri ve kur krizi maalesef iş insanlarını geleceğe yönelik vizyon üretmekten, stratejik bakmaktan alıkoydu. Taktikler ile manevralar yapmaya çalıştık. Hayatta kalabilmek ve günü kurtarmak son 2 senede en büyük öncelikti. Bunda da yanlış bir şey yok.

Bunun doğal sonucu olarak gelişen görüş ufkumuzun darlığı, geleceği görmeyi ve strateji üretmeyi imkansız hala getirdi. 2 sene önce olduğumuz yerde saymaya devam ettik. Ne dünyada zirve yapan büyük yapay zeka rekabeti, ne yeni kuşaklara uygun kurum kültürü oluşturma girişimleri, ne de yeni dönemin yeşil ekonomi ve sürdürülebilirlik paradigması dikkat öncelikleri içinde yer almadı. Oysa dünya 2 sene öncesine göre çok farklı bir yer.

Biz döviz kuru ve tedarik zinciri risklerini yönetmeye çalışırken, dünyada gündem radikal şekilde değişti ve değişiyor. Yönetim biçimleri, liderlik tarzları, örgüt yapıları, süreç- teknoloji entegrasyonları, dijital kültür, esnek çalışma, çevre ve sürdürülebilirlik temalı insiyatifler ve modeller, stratejik planlama ve risk yönetimi süreçleri radikal şekilde değişiyor. Girişimcilik kültürü ve uygulamaları sadece kurum dışı değil, kurum içinde de öne çıkıyor. Metaverse, blockchain gibi kavramlar geleneksel pazarları, post modern pazarlamayı yerle bir ediyor. Özetle yeni bir geleceğin ilk yıllarındayız.

Bu dönemde organizasyonların içinde bunu dile getiren Y ve Z kuşakları görmek mümkün. Kısmen de farkındalığı yüksek X kuşağı liderlerinden bu tür çıkışlar görüyoruz. En büyük sorun radikal boyutlu bu değişimi ve dönüşümü fark etmek, ancak geleceğe ait kabul ederek, bugün öncelik vermemek, önem sırasında arkaya atmak.

Ne zaman örgüt içinde, belirli bir süreçte yapay zekadan, IoT’den, RPA’dan, sürdürülebilirlikten, esnek ve dijital çalışmadan bahsedilecek olsa, “o bugünün işi değil, yarın bakarız” deniyor. Bugünün önceliği kurlar, faiz oranları, likidite, borçlanabilme yeteceği, yeni müşteriler bulmak, satışı körüklemek, yüksek ciro yapmak, tahsilat, giderleri kısmak vs. Ancak kısa görüş ufku içinde kalmak, dünyadaki rakiplerimizin değişimi bizden evvel görüp kucaklayarak bizi seneler içinde devre dışı bırakması anlamına geliyor.

Edebiyat ustası Hemingway’e nasıl battığını sorduklarında “önce azar azar, sonra birden” demiş. İşte o bugünün meselesi değil diye kestirip attığımız kavramlar ve uygulamalar, gelecekte karşımıza kaçırılmış fırsatlar ve rekabet avantajları olacak çıkacak. Türkiye’de danışmanlık yaptığım onlarca şirketin Yönetim Kurullarına ve CEO’larına söylediğim bir söz var; “Artık yerel düşünmeyi bırakın, küresel düşünmeye, küresel varlık göstermeye çalışın. Ulus devletlerin değil, şirketlerin yöneteceği bir gelecekte, yerel kalmak en büyük risk. İş gücünüzü küresel ölçekte oluşturun, sadece ihracat yapmayın, yatırım yapın, farklı pazarları tanıyın, yatırım için sadece kendi sektörünüzü değil, küresel girişimcilik ekosistemi içinde farklı alanları da düşünün. Bugün Türkiye’de iş yapmak ile Amerika’da veya Çin’de iş yapmak arasında ciddi farklar kalmadı. Akıllı firmalar zaten bunu görüp, açılımlarını yapıyor. Yıkıcı teknoloji geleceğin meselesi değil. Bugünün gerçeği.

Bu bakış açısına bir günde ulaşmak zor. Örgüt olarak bu konuda çalışmalısınız. Farkındalığın Yönetim Kurulunda başlaması gerekiyor. Bugünün aciliyet arz ettiği sanılan meseleleri, aslında bizleri geleceği konuşmaktan, analiz etmekten ve şekillendirmekten uzak bırakan zararlı alışkanlıklar. Operasyonel konuları devredin alt seviyelere, onlar tartışsın, çözüm bulsun. Yönetim Kurulları ve tepe yönetim daha uzak ufuklu olmalı.

Çalışanlarınızı, özellikle de gençleri iyi dinleyin. İletişim açık olmalı. Fikirleri alttan yukarı iletecek mekanizmalar bulun. En önemlisi de insan kaynaklarının beceri setini değiştirin. Dünyada WEF’den McKinsey’e IBM’den Deloitte’a kadar onlarca önemli kurum rapor yazmış; iş hayatında davranışsal yani yumuşak beceriler teknik becerilerden daha fazla gerekiyor artık. Bugün mühendislik veya pazarlama bilgisinden ziyade dayanıklılık, esneklik, yaratıcı problem çözme, takım çalışması, iletişim, öz disiplin, zaman yönetimi gibi beceriler ön plana çıkıyor. Öğrenme teknolojileri ve yöntemleri de değişiyor. Artık bireysel öğrenme yerine işbirlikçi ve sosyal öğrenme modelleri ve teknolojileri ön planda. Çalışanlarınıza ve yöneticilerinize geleceğin becerilerini kazandırın ki, size geleceği yakalamanızda yardımcı olsunlar.

Bu nedenle, geleceğe yönelik eğitim talebi, teknoloji, öngörü, fikir, süreç, sistem ya da kavramlar ile gelen insanları “bu bugünün işi değil” diyerek geri çevirmeyin. Çünkü tam da bugünün işi.

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmadı

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>


Yukarıya Git