Yine bir 10 Kasım. İçimizde hüzün ama büyük umutlar var. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu güzel ülkeyi hep birlikte hak ettiği medeniyet seviyesine, hak ettiği refaha taşıyacağız. Ruhu şad olsun.
Bu vesile ile Atatürk’ün bir diğer önemli özelliğini de sizlerle paylaşmak isterim. Atatürk iyi bir risk yöneticisi idi. Hayatını ve kendisi ile ilgili anıları okuduğumda, hayatının her döneminde riskleri iyi yöneten ve yönetilmesini sağlamış bir lider olduğunu fark ettim. Sadece günümüzde değil, insanlık tarihi boyunca en önemli konulardan bir tanesi olagelmiş olan risk yönetimi üzerine kendisinin çok beğendiğim birkaç sözünü paylaşmak isterim. Risk yönetiminin yönetsel karar verme süreçleri ile entegre edilmesini konuştuğumuz bu günlerden, 80-90 sene evvelinde bu sözleri söylemiş olması manidardır.
Başarının sırları üzerine:
Ben, bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem; o işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş kendi kendine yürür.
(Hasan Rıza Soyak, Yakınlarından Hatıralar, 1955, s. 10)
Karar verme ve uygulama üzerine:
Herhangi bir zorluk önünde kaldığım zaman benim yaptığım iş şudur: Durumu iyice belirlemek, sonra bu durum karşısında alınacak önlemlerin ne olduğuna karar vermek. Bu kararı bir kere verdikten sonra artık acaba yapayım mı, yapmayayım mı, diye kararsızlık göstermemek, duraksamadan kararı uygulamak ve başaracağıma inanarak uygulamak!
(Asım Us. G.D.D., s. 109)
Ağır ve kesin bir kararın doğruluğuna inanmak için, durumu her köşesinden incelemek gerekir. Ağır ve kesin bir karar uygulanmaya başlandıktan sonra “Keşke şu tarafını, bu tarafını da düşünseydim.. Belki bir çıkar yol bulurduk. Yeniden bunca kan dökmeye, bunca can yakmaya gerek kalmazdı!” gibi kararsızlıklara yer kalmamalıdır. Böyle bir kararsızlık, karar sahibinin vicdanında kanayan bir nokta olur ve onu yaptığının doğruluğundan da şüpheye düşürür. Bundan başka beraber çalışacak olanlar, yapılandan başka bir şey yapılmak olasılığı kalmadığına inanmalı.
Sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz.
Yine bir 10 Kasım. İçimizde hüzün ama büyük umutlar var. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu güzel ülkeyi hep birlikte hak ettiği medeniyet seviyesine, hak ettiği refaha taşıyacağız. Ruhu şad olsun.