Şirketler Ekonomik Krize Karşı Ne yapmalı? (2)

Önceki yazımızda tüm dünyada meydana gelen finansal çalkantı ve krizlere karşı, şirketlerimizin dikkatli olmaları gerektiğini, bu krizlerin sadece finansal kesimi değil aynı zamanda reel sektörü de etkileme potansiyeli taşıdığını belirtmiştik. Krizlerden en az hasarla çıkabilmek veya krizleri fırsatlara dönüştürebilmek amacına yönelik olarak çok önemli üç kavramı açıklamıştık. Bunlar “verimlilik”, “inovasyon” ve “kurumsal yönetim kavramları” idi. Bu kavramların hayata geçirilmesi ve şirketlerimizin yönetim prensipleri içerisinde yer almasının ne tür faydalar sağlayabileceğini açıklamıştık.


İlk yazımızın yazıldığı tarihten bu yana çok ciddi gelişmeler oldu. Dünya finans piyasaları ve bu piyasaların aktörleri artık çok daha büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Piyasalara enjekte edilen likidite talepleri karşılamıyor, beklentilerin düzelmesine yardımcı olamıyor. Karamsarlık had safhada. Pek çok ülke uzun süreli bir resesyon beklentisi içine girdi. Küresel Gayri Safi Milli Hasıla ile Küresel Para Arzı arasındaki makas gittikçe açılıyor. Yani tüm dünyada üretilen mal ve hizmet tutarının onlarca katı para ülkeler, piyasalar ve yatırım araçları arasında yer değiştiriyor. Alınıp, satılıyor. Para artık bir araç değil, başlı başına bir emtia. Tüm bu gelişmeler ve likdite sorunları ise paranın kıymetini artırıyor. Para artık çok değerli. Finansman sağlamak ise çok zor. Yani şirketlerimizin bunu çok iyi anlamaları gerekiyor. Artık yatırım amaçlı para bulabilmek pek kolay olmayacak. Özkaynakların önemi artıyor. Yatırımların bir kısmını özkaynaklardan karşılayabilir olmak gerekiyor. Finans kaynaklarına ulaşmak zorlaşıyor. Buradan şirketlerimiz için şu sonuçlar çıkıyor:

  1. Özkaynakların büyümesi kar artışlarına bağlıdır. Bu nedenle gelir ve gider arasındaki farkın, gelirler lehine artması gerekiyor. Bu büyük ölçüde şirketlerin inovasyon becerisine bağlı.
  2. Şirketlerin mevcut operasyonlarının ne düzeyde etkin ve verimli olduğunu tespit edip, bu operasyonların etkinlik ve verimliliğini artırmaları gerekiyor. Bu amaçla iş süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve verimlilik kayıplarının önemine geçilmesi gerekiyor. Karı etkileyen giderlerin verimlilik ve ekonomiklik prensiplerine bağlı kalınarak azaltılması önem taşıyor.
  3. Şirketler açısından finansman sağlama koşulları, dünyada ve ülkemizdeki pek çok düzenleme ile yeniden şekilleniyor. Bankacılık kesimi açısından önem taşıyan BASEL II düzenlemesi, özellikle KOBİ’lerin kredilendirilmesine ilişkin önemli yenilikler içeriyor. Bu düzenleme ile, KOBİ’ler açısından kredi imkanlarına ulaşım ve finansman maliyetleri bu KOBİ’lerin risklilik düzeylerine göre şekilleniyor. Bu bağlamda KOBİ’lerde etkin bir kurumsal yönetim uygulaması bulunuyor olması KOBİ’lerin risklilik düzeyinin tespitinde diğer koşullar ile birlikte (teminatlar, mali tablolar, yatırım ve iş planları, vs.) belirleyici bir faktör haline geliyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu ise baştan aşağı kurumsal yönetim ilkeleri ışığında şekillenmiş durumda. Yani kurumsal yönetim, şirketlerin yalnız finansman maliyetlerini düşürecek bir faktör değil, aynı zamanda uymakla yükümlü oldukları Ticaret Kanununun özünü teşkil ediyor.

Verimlilik, inovasyon ve kurumsal yönetim ile ilgili başarı sağlamanın yolu etkin araçlar kullanmaktan geçiyor. Bunların başında ise iç denetim geliyor. İç denetim faaliyeti, kurumun iş süreçlerinin, operasyonlarının, stratejilerinin, kaynaklarının, varlıklarının ve örgüt yapısının risk odaklı bir bakış açısı ile değerlendirilmesini hedefler. Yani bir kurumun operasyon ve iş süreçlerindeki mevcut riskler ile bunlara yönelik alınan tedbirlerin yeterliliğini sorgular. İç denetçiler, verimsiz iş süreçleri, hileli işlemler, varlıkların kötüye kullanılması, şeffaflığı engelleyen uygulamalar, hatalı ve hileli finansal raporlamalar, iç ve dış çevredeki değişimlere ayak uyduramayan örgüt yapıları ve çağdaş yönetim uygulamalarından sapmaların tespiti ve bunlara yönelik çözüm geliştirilmesi ile görevlidirler. Bu bağlamda, dolaylı veya doğrudan pek çok şekilde operasyonların verimliliği, inovasyon ve kurumsal yönetim süreçlerine katkıda bulunurlar. Bu unsurları tehdit eden risklerin etkin bir şekilde yönetilip yönetilmediğine dair kurum yöneticilerine güvence sağlarlar. İç denetim faaliyeti tarafından kullanılan araçlar pek çok açıdan sağlık alanındaki check-up, rontgen ve MR faaliyetlerine benzer. Nasıl ki bu tıbbi araçlar ile insan vücudunu ve sağlığını tehdit eden sorunlar tespit edilebiliyorsa, iç denetim faaliyeti ile de bir kurumun yüksek riskli, sorunlu, sıkıntılı alanları tespit edilebilir. İç denetim kurumsal bir tanı, teşhis ve tedavi faaliyetidir. Kurumsal bir check-up aracı olan iç denetim, örgütlerin özellikle kriz dönemlerinde hayatta kalmasını sağlayan verimlilik, inovasyon ve kurumsal yönetim süreçlerini destekler, bu süreçleri tehdit eden riskleri tespit eder, bunların etkin bir şekilde yönetildiğine dair güvence sağlar ve danışmanlık hizmeti verir. Peki bunu nasıl sağlar?

Verimlilik, üretim sürecine sokulan çeşitli faktörlerle (girdiler) bu sürecin sonunda elde edilen ürünler (çıktılar) arasındaki ilişkiyi ifade eder. Savurganlıktan uzak, kaynakları en iyi biçimde değerlendirerek üretmek demektir. Burada iç denetimin sağlayacağı fayda açıktır. İç denetim, iş süreçleri ile iş süreçlerinin girdi-çıktı ilişkilerini bağımsız, tarafsız bir göz ve ciddi bir yetkinlikle değerlendirebilecek en önemli araçtır. Süreçlerdeki gereksiz, verimsiz veya fayda sağlamayan iş adımlarını tespit ederek, aynı düzeyde girdi ile daha fazla çıktı elde etmeye imkan verecek tedbirlerin alınması için yöneticilere yardımcı olur. Yine iç denetçiler, girdilerin kalitesi, zamanlaması, bütünlüğü ve kullanımı ile ilgili geliştirme önerileri getirmek suretiyle aynı çıktının daha az girdi ile üretilebilmesine yardımcı olacak çözüm önerileri geliştirirler. Yani girdiler ve bunları işleyen süreçler üzerine odaklanarak hata, aksaklık veya israfları tespit eder, bunları düzeltme yönünde yöneticileri bilgilendirir ve teşvik ederler. Kimi zaman pek çok iş sürecinde mevcut bazı kontroller, riskleri karşılamada yetersiz veya gereksiz kalabilmektedir. Bu tip kontrollerin tespit edilmesi, ayıklanması ve yerlerine daha maliyet etkin kontroller getirilmesi de girdi-çıktı ilişkisine net bir katkı sağlar. Bu bağlamda iç denetim verimliliği geliştirmede önemli bir araçtır. İç denetim faaliyeti;

ü İş süreçleri ve operasyonlarını tespit eder, bunlara dair iş akışlarını ve iç kontrolleri gözden geçirir, verimliliğe olumsuz etki eden iş, işlem, kontrol ve uygulamaları; ya süreci yeniden tasarlayarak, ya süreci geliştirerek, ya da verimsiz uygulmayı yenisi ile değiştirerek ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Çoğu kez iş süreçlerindeki bazı iş adımlarının azaltılması, üretim hatlarında yapılacak bir kaç küçük iyileştirme, gereksiz bazı prosedürlerden vazgeçilmesi ile çok büyük verimlilik artışları sağlanabilmektedir.

ü Danışmanlık hizmetleri kapsamında süreçlerin tasarımında aktif rol alır ve süreçlerdeki iş akışlarında mevcut iç kontrollerin optimal bir şekilde tesis edilmesine yönelik rehberlik sağlar.

ü Süreçlere girdi teşkil eden kaynakların daha ekonomik, daha zamanlı veya daha düşük maliyet ile nasıl elde edilebileceğini araştırır. Yüksek kaynak bağımlılığı, hammadde kalitesindeki düşüşler, insan kaynağı yetersizliği veya otomasyon eksikliği gibi risklerin etkin bir şekilde yönetilip yönetilmediğini sorgular.

ü Kurumun amaç ve hedeflerine ulaşması amacı ile tasarlanan ve yönetilen süreçlerin hedeflerine ulaşmasına engel olabilecek, hedeflere ulaşma düzeyini düşürecek veya ulaşılsa bile bunun verimli ve ekonomik bir şekilde olmasını engelleyecek tüm kritik riskleri tanımlar ve bu risklere yönelik risk yönetim stratejilerini değerlendirme altına alır. Bu sayede öngörülen veya öngörülemeyen risklerden kaynaklanan kayıpların minimize edilmesi, risklerden kaynaklanan zararların önlenebilmesi ve bu sayede giderlerin öngörülen düzeylerde tutulmasına yardımcı olur. Kurumlar çoğu kez çeşitli risklerin realize olması sonucu öngörülemeyen kayıplara uğrayarak zarar etmektedirler.

İnovasyon bilindiği üzere ticari kazanca dönüştürülebilecek yenilikler, buluşlar, icatlar anlamına gelmektedir. Bu yeni bir ürün ortaya çıkartmak, mevcut ürüne yeni bir kullanım alanı yaratmak ve mevcut ürüne yeni bir pazar geliştirmek şeklinde olabileceği gibi, iş modelinde yenilik yaratmak veya iş süreçlerinin yeninden yapılandırılması şeklinde de olabilir. Şirketleri kriz dönemlerinde ayakta tutan verimlilik unsuru ise, ileri iten ve krizleri fırsatlara dönüştüren de inovasyon unsurudur. Dikkat edilecek olursa iş süreçlerinin iyileştirilmesi veya yeniden yapılandırılması doğrudan verimlilik ile ilgili idi. Ancak bazı durumlarda iş süreçlerinin inovasyonu ile maliyetlerin, verimliliğin ve ekonomikliğin yanı sıra, gelirlerin de artırılması mümkün olabilmektedir. Örneğin bir şirketin bayi satış kanllarında yapacağı bir süreç yapılandırması ile çok daha fazla sayıda bayiye ulaşma imkanı yaratılabilir ve gelir artırılabilir. Farklı olanın kazandığı, hayatta kaldığı ve başarılı olduğu günümüz iş dünyasında inovasyon kavramı belki de hemen herşeyden fazla önem taşımaktadır.

İç denetim faaliyeti ise pek çok kesimin düşündüğünün aksine işin sadece gider tarafı ile ilgilenen, kayıplara odaklı, hataları ortaya çıkartmaya güdümlü bir denetim faaliyeti değildir. İç denetim risklerle ilgildir. Bilindiği üzere risklerin bünyesinde tehditler kadar fırsatlar da bulunmaktadır. Bir şirketin kendisi açısından gerçekleşebilecek tehditler kadar bu fırsatları da düşünüyor olması, bunların değerlendirilememesi halinde oluşacak kayıpları da hesaba katması gerekmektedir. Bu bağlamda iç denetimin risklerin tehdit tarafı kadar fırsat tarafında da belirgin bir rolü vardır. Geleneksel iç denetim tanımı her ne kadar iç denetimin kapsamını risk yönetimi, kontrol ve yönetişim süreçleri ile belirlemiş olsa da, bu kapsamın içinde inovasyon süreçlerinin de yar alması kaçınılmazdır. İnovasyon, tıpkı risk yönetimi ve kontrol süreçleri gibi kurumun tüm operasyonlarına entegre edilmiş olmalıdır. İnovasyon fırsatlara odaklı, yenilik eksenli ve gelecek yönlü bir bakış açısını gerektirdiğinden, kurum kültürü, örgüt yapısı ve uygulanan yönetim prensiplerinin bu tür bir bakış açısını ne ölçüde desteklediği iç denetçilerce sorgulanmalıdır. İç denetçiler kurumlarında risklerin sadece eksi tarafı ile değil artı tarafı ile de ilgilenen profesyoneller olarak, kurumların inovasyon süreçlerinin iyileştirilmesinde de aktif rol alırlar. Kurumda inovasyon farkındalığının artırılması, AR& GE ve Pazarlama departmaları arasındaki koordinasyonunun değerlendirilmesi, örgüt yönetiminin yeni fikir ve önerilere açıklığının sorgulanması inovasyon kanallarının tıkanmadan açık tutulması için çok önemlidir. Özetle iç denetçiler şirketin iç ve dış çevredeki riskler kadar fırsatları da yakalamasına imkan verecek bir yönetim anlayışının varlığını, risk yönetiminin tehditler kadar fırsatları da içerecek şekilde yapılandırılmasını ve iş süreçlerinde inovasyon yapma imkanlarını değerlendirerek, en iyi ugulamalar paralelinde yönetime rehberlik sağlarlar. Özellikle kriz dönemlerinde şirket sahiplerinin ve yöneticilerinin düşünsel aktiviteleri farklı yönde çalışmalıdır. Şirketin ürün, hizmet, süreç, teknoloji ve pazar unsurlarını göz önünde bulundurarak ne şekilde bir farklılaşma ile inovasyon yaratabileceklerini düşünmelidirler. Örgüt genelinde inovasyon sürecine engel olabilecek, yavaşlatacak veya baltayalabilecek tüm risklerin tespit edildiği ve etkin yönetildiğine dair güvence almada yöneticiler yine iç denetçilerden faydalanırlar. Bu bağlamda iç denetçiler;

ü İnovasyon kavramının örgüt içinde tanıtımı ve farkındalığının artırılmasına yardımcı olur

ü Süreç yeniden yapılandırma önerileri ile süreç inovasyonuna katkı sağlar

ü Örgüt içinde inovasyon sürecini zayıflatan veya engelleyen unsurları tespit eder, etkin bir inovasyon ortamı tesis edilmesine yönelik risklerin tespiti ve yönetilmesine dair güvence ve danışmanlık hizmetleri verir.

ü Özellikle Ar & GE kapsamında ürün, hizmet ve iş geliştirme faaliyetleri ile müşteri ilişkileri ve pazarlama süreçlerinin operasyonel etkinlik ve verimliliğini değerlendirir. Bu süreçlere yönelik risklerin tespit edilmesi ve yönetilmesine yönelik güvence ve danışmanlık hizmetleri vererek, inovasyon kanallarının açık olmasına yardımcı olur. Özellikle bu faaliyetler arasında etkin bir işbirliği ve iletişim bulunup bulunmadığını sorgular.

ü Kurum yöneticilerine risklerin tehdit tarafı kadar fırsat tarafına da önem vermeleri gerektiği hususunda telkinde bulunur. Kaçırılan fırsatların da bir maliyeti olduğunun anlaşılmasına çaba gösterir.

İç denetçiler şirket operasyonlarında verimliliği artırma ve örgütün inovasyon süreçlerini geliştirmeye yönelik olarak üç şekilde katkı sağlarlar:

1) Verimlilik ve inovasyon ile ilgili hususları denetim programları içine entegre ederek, bireysel denetimlerde, geleneksel risk odaklı denetim faaliyetlerinde bu hususlara yönelik değerlendirmelere de yer varmek

2) Yönetim tarafından talep edilmesi halinde verimlilik ve inovasyona ilişkin şirket yönetimine danışmanlık hizmetleri vermek.

3) Örgür genelde verimlilik veya inovasyon kavram ve uygulamalarını başlı başına birer denetim konusu olarak ele almak ve buna yönelik birer denetim gerçekleştirmek.

Şirketlerin krizlerden en az hasarla çıkmak için verimli, krizleri fırsatlara dönüştürmek için de inovasyona dayalı çalışmaları gerekmektedir. İç denetim örgüt genelinde gerek operasyonel verimliliği, gerekse de inovasyon süreçlerini güçlendirecek en önemli araçların başında gelmektedir. Şirket sahipleri, şirket ölçekleri ne olursa olsun, bu iki unsurun örgüt genelinde var olduğuna ve başarılı bir şekilde ele alındığına dair güvenceye sahip olmalıdırlar. Bu güvenceyi iç dneetçiler sağlar. Verimliliğin ve etkin inovasyonun bekçisi, rehberi ve lideri iç denetçilerdir. Bu bakımdan şirket yönetimlerinin gelir ve giderler arasındaki pozitif makası açabilmek ve kriz ortamından güçlenerek çıkmak için iç denetim faaliyetine ve iç denetçilere ihtiyaçları vardır.

Bu yazı temel olarak verimlilik ve inovasyonun yönetim tarafından ne şekilde geliştirilebileceğinden ziyade, bu konularda iç denetimden nasıl faydalanabileceğini göstermeye yönelik kaleme alınmıştır. Elbette iç denetim haricinde de verimlilik ve inovasyonu geliştirmeye yönelik pek çok yöntem bulunmaktadır. Ancak bu iki kavram iç denetçilerin zaten görevleri gereği faaliyetleri kapsamına girmektedir. Şirketler iç denetçi istihdamı ile yalnız risk yönetimi, kontrol süreçleri, hata ve suistimal tespitine yönelik değil, aynı zamanda verimlilik ve inovasyonun kurum genelinde geliştirilmesine yönelik de güvence sahibi olurlar.

Olasılığı gittikçe güçlenen bir ekonomik krize karşı şirketlerimizin hayata geçirmelerini şiddetle tavsiye ettiğimiz diğer bir husus ise kurumsal yönetimdir. Diğerlerinden çok daha fazla önem taşıdığıını düşündüğümüz bu kavram, “kar etmek amaçlı yönetim” anlayışından çok daha fazlasını ifade ettiğinden ayrı bir yazının konusu olmayı hak etmiştir. Bu nedenle yazı dizimizin üçüncü bölümünü tümüyle kurumsal yönetime ayırmayı uygun gördük. Yazı dizimizin dördüncü bölümünde ise verimlilik, inovasyon ve kurumsal yönetim konularında bizce yönetimlerin en önemli güvence ve danışmanlık aracı olan iç denetim faaliyetinin bir şirkette ne şekilde tesis edilebileceği, sağlıklı bir iç denetim sisteminin nasıl kurulabileceği konusunu ele alacağız.

Oldukça beğendiğim bir düşünce adamı olan Sayın Arman Kırım’ın dediği gibi; “Başarı farklı olmayı becerebilenlerindir. Farklı olmak ise dışarıdan içeri bakabilmeyi gerektirir”

Bertan Kaya

www.bertankaya.net

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmadı

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>


Yukarıya Git