Anasayfa » İç Denetim | İç Denetim Danışmanlığı | İç denetçilik | Kamu İç Denetim » Bir kurumun tepe yöneticisinin bakış açısından iç denetim: Bölüm 1

Bir kurumun tepe yöneticisinin bakış açısından iç denetim: Bölüm 1

Merhaba, Ben Bay X. Y şirketinde genel koordinatör olarak görev yapıyorum. Y şirketi boya sektöründe bir firma. İnşaat boyaları üretiyor ve pazarda ilk üç firmadan biri. Pazar lideri olmak için çabalıyor. Bu görevimden önce boya sektöründen farklı, ancak ilgili bir sektör olan inşaat sektöründe köklü bir firma olan Z şirketinde mali koordinatör olarak görev yaptım.

Bu şirketten önce ise bir yapı malzemeleri tedarikçisinde muhasebe müdürü olarak çalışıyordum. Ondan önce ise bir süre kamu sektöründe müfettiş ve iç denetçi olarak çalıştım. Yeni görevimde sorumluluklarım çok büyük. Halka açık bir anonim şirketiz ve SPK kanununa tabiyiz. Bunun yanı sıra bir yabancı ortağımız var. Şirketimiz hisselerinin 0′u yabancı bir ortağın. Hissedarlarımız genel kurula aktif katılım sağlayan, şirket işlerini yakından takip eden, dikkatli ve meraklı bir kitle. Genel kurulumuz tarafından seçilen Yönetim Kurulumuzun Başkanı şirketimizin en büyük hissedarı olan T bey. Başkan Yardımcımız ise kardeşi U bey. Diğer üyeler genellikle diğer bazı önemli hissedarlar ve çeşitli alanlardan profesyoneller. Yönetim Kurulu Başkanı ile dört yıl önce benim de bir sunum gerçekleştirdiğim sektörel bir organizasyonda tanışmıştık. Kendisi beni ve çalışmalarımı oldukça beğenmiş olacak ki ilerleyen günlerde benimle görüşmek istedi. Birkaç kez görüştük. Bana şirketi ve hedeflerini anlattı. Yönetim Kuruluna benden bahsettiğini, çalıştığım şirketlerde sergilediğim performans ve elde ettiğim başarılardan çok etkilendiklerini ifade etti. En son görüşmemizde de açıkça iş teklifinde bulundu. Genel Koordinatör olarak görev almamı istediklerini belirtti. şirket ile ilgili bazı önemli bilgileri bana bıraktı ve düşünmem için 3 gün süre verdi. Acil bir koordinatör ihtiyaçları olduğunu kısa süre içinde anlaşamaz isek diğer aday üzerinde duracaklarını da belirtti. Özel sektörde işler hızlı yürüyordu ve ben bunu garip karşılamadım. Teklif edilen pozisyon, ücret, sağlanacak faydalar ve şirketin ismi çok çok iyi idi. Ancak karar vermeden önce bana bırakılan belgeleri incelerken bazı noktalar dikkatimi çekmişti. Şirket tam bir aile şirketi idi. 1990 yılında kurulmuş, 1990 lar boyunca da hızlı bir büyüme sergilemişti. Bazı yabancı ülkelere ihracat yapıyor, kazanılan paralar yine işe yatırılıyordu. Yönetim Kurulunu oluşturan aile bireylerinde bitmek bilemeyen bir büyüme azmi vardı anlaşılan. 1994 ve 1999 da küçük çaplı krizler yaşamışlar, ama Yönetim Kurulu Başkanı Bay T nin güçlü liderliği ve vizyonu ile bu krizleri aşmışlardı. Ancak hızlı büyüme 2000 krizinde durmuş, teklifi aldığım seneye gelindiğinde ciddi bir gerileme başlamıştı. Şirket üretimde sorunlar yaşıyor, maliyetler kontrolden çıkmış görünüyordu. Tedarikçiler ile ilişkilerde sorunlar vardı. Tedarikçiler zamanında ve aynı kalitede ürün sağlayamıyordu. Şirket bayi ağında da sorunlar baş göstermeye başlamış, bayiler rakip firmalar ile anlaşmalar yapma yoluna gidiyorlardı. Satışlar azalmış, maliyetler yükselmiş, karlar erimiş, şirket borçlarını çevirmekte zorluk yaşamaya başlamıştı. Böylesi riskli bir şirketin başına geçme noktasında ciddi tereddütlerim oluşmuştu. işin sonunda binbir güçlükle oluşturduğumuz kariyeri mahvetmek de vardı. Kamudaki siyaset baskısı beni kamudan bezdirmiş, risk alarak özel sektöre, bir akrabamın şirketine geçmiştim. Ancak genç ve hırslıydım. Çok çalışmış, denetim tecrübem ve muhasebe bilgimle şirkette başarılı olmuş, adımı duyurmuştum. Özel sektörde hızlı bir şekilde yükselmiştim. Şimdi alacağım riskin kamudan özele geçmekte aldığımdan çok daha büyük olduğunu, ancak başarırsam bana getirisinin inanılmaz olacağını düşünerek teklifi kabul etmeye karar verdim. 1 ay içinde de genel koordinatör olarak zorlu görevime başladım. Özel sektörde geçmişte yükselmeme, başarılı olmama yardımcı olan en büyük sırrı burada da aynen uygulmaya karar verdim. Bu sır eski mesleğim olan “iç denetim” idi. Eski bir iç denetçi olarak kurum içi denetimin önemini çok iyi biliyor ve her gittiğim kuruma bu bakış açısını götürüyordum. Özel sektörde göreve başladığım diğer 2 kurumda da iç denetim birimi veya iç denetçi görmemiştim. Bu kurumda da yoktu. İşe etkin bir iç denetim sistemi kurmakla başlayacaktım. Ancak sağlıklı işleyen bir iç denetim fonksiyonu tesis edene dek, diğer üst yönetim görevlerimin yanı sıra adeta bir denetçi gibi çalışıyordum. Diğer kurumlarda hep bu şekilde çalışmıştım. Yeni işimde de bu sırrımı uygulamakta tereddüt etmemiştim. İşe başladığım ilk gün Yönetim Kurulu ile tanışma ve karşılıklı beklentilerin aktarılması merasimi sonrası ilk iş olarak şirketin örgüt şemasını istemiş ve şirket içinde dolaşmak ve çalışanlar ile iş başında tanışmak istediğimi söylemiştim. İç denetimden gelen eski bir adetti bu. Denetçi iken denetime gittiğim birimlerde üst yönetim ile toplandıktan hemen sonra servisleri ve çalışma alanlarını gezer, işleri yerinde görür, çalışanlarla tanışırdım. Yeni şirketimdeki ilk günüm tüm şirketi, üretimden pazarlamaya, muhasebeden teknik servise kadar dolaşmak oldu. Gidilmedik yer bırakmamıştım. Birinci günün akşamı odaya döndüğümde gözlemlerimi kağıda aktardım. İç denetçilikten kalma bir alışkanlıktır, ilk tanışma ve gözlemlerimde bazı şeylere özellikle dikkat ederim; çalışanların morali ve motivasyonu, çalışma alanlarının düzeni, örgüt şemasının fiili işleyiş ile uyumu, çalışanların yaptıkları işler, evrak dolapları, çalışanların iş yapış tarzları benim için önemlidir. Akşam çalışma odamda kağıda bu gözlemlerimin yanı sıra Yönetim Kurulu , diğer yöneticiler ve beklentileri ile ilgili görüş ve gözlemlerimi de geçirmiştim. Şirketten bana tahsis edilen araba ile ayrılırken, dikkatimi o saatte içeri giren ve fabrika sahasına doğru ilerleyen bir kamyon çekti. Şöförüm S ye merakla sordum nedir bu kamyon diye? Mal almaya giden kamyon dedi. Tedarikçiden geliyor. Belli ki gene geç kalmış. Bu kamyoncular benim yönetimimde olacaktı ki… Depoya malları yığarlar efendim birazdan dedi S. Şirketten en geç çıkanlardan biri olduğuma emin olarak depoda birilerinin olup olmadığını sordum. Genellikle bizim patronlardan birisinin yeğeni durur depoda. Malları teslim alır, depoyu kapatır ve en geç o çıkar. Çalışkan çocuktur dedi S. Kafamda bazı soru işaretleri, yarınki programımı şekillendirirken yol bitmiş. Eve gelmiştim.

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmadı

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>


Yukarıya Git