Anasayfa » Yönetim ve Organizasyon I Strateji » Vizyon ve Misyon Gerekli Mi?

Vizyon ve Misyon Gerekli Mi?

vizyon_misyonBu günlerde bir vizyon- misyon tartışmasıdır gidiyor. İş aleminin bazı kanaat önderleri “vizyon- misyon-değerler” konusuna bayrak kaldırdı. Bunların işe yaramayan, içi boş kavramlar oldukları yönünde görüşler beyan ediliyor. Bunlar için zaman harcamak bile gereksiz görüşündeler.

 

Bana göre de ülkemiz iş dünyasında vizyon- misyon kavramlarının içinin boşaltıldığı tespiti doğru. Ancak bunların gereksiz, işe yaramayan kavramlar olduğu iddiası hatalı.

 

Bildiğiniz üzere Türkiye bu kavramlar ile 1990’ lı yıllarda tanıştı. Toplam Kalite Yönetimi furyası ile başlayan vizyon- misyon yolculuğu, bugün ülkemizde kamu kesiminde stratejik planlama süreçleri, özel sektörde ise yönetim sistemleri (ISO, EFQM, Six Sigma, vb.) bünyesinde sürüyor.

 

Peki nedir vizyon ve misyon?

 

Vizyon, bir şirketin gelecekte belirli varsayımlar çerçevesinde, nerede olmayı arzu ettiğini (hayal ettiğini) gösterir. Bu 5-10 sene sonrası için futuristik bir yaklaşımdır. Şirket içerisinde bugün yapılan her şey, gelecekteki o konuma varmak içindir. Gelecekte nereye ulaşmak istediğimizi gösterir.

 

Misyon, bir şirketin bugün neyi, kimin için, kimlerle ve nasıl yaptığını gösterir. Bugün nerede durduğumuzu gösterir.

 

Her ikisini birleştirdiğimiz zaman, gelecekte olmak istediğimiz (vizyon) noktada olmak için bugün neleri, nasıl yapıyoruz (misyonun) yanıtını, şirketin vizyon ve misyonunda kısa, öz ve anlaşılabilir şekilde ifade etmiş oluruz.

 

Şu an bu kavramlara yönelik eleştirilerin merkezinde iki konu var. Birincisi, vizyon-misyon belirlemenin şirketlere bir fayda sağlamıyor olduğu, ikincisi ise bu vizyon ve misyon belirleme çalışmalarının, şirketlerde hakkı ile yapılmıyor olması.

 

Birinci hususa katılmam mümkün değil.

 

Vizyon ve misyonunu doğru ve katılımcı yöntemler ile belirleyen, yukarıdan aşağıya dikte etmeyen, aşağıdan yukarıya sahiplenmeyi sağlayan şirketler için vizyon ve misyon kurumsal kafa karışıklığını önleyen, stratejilerin yönünü ve şiddetini belirleyen çok önemli bir pusuladır.

 

Bir şirket vizyon ve misyonunu iç ve dış paydaşlar ile iletişiminde önemli bir yol gösterici olarak kullanabilir. Bir şirketin paydaşları ile ilişkilerinde kabul edeceği veya etmeyeceği konuları, hareket alanını, risk iştahını, kısaca her şeyini vizyon ve misyon çerçevelendirir.

 

Kötü uygulama asla iyi bir teorinin önemini azaltmaz. Vizyon- misyon konusunu iyi anlamış, bu araçtan fayda sağlayan onlarca şirket biliyorum.

 

Eleştirilerin merkezinde yer alan diğer husus, bunların kurumlarda içselleştirilemediği, yani kurumların yönetici ve çalışanlarınca benimsenip, sahiplenilmediği ve stratejilere yöne vermediği hususu.

 

Buna katıldığımı söyleyebilirim.

 

Ülkemizde vizyon- misyonu âdet yerini bulsun diye yapan çok şirket var. İşin ilginç yanı, adet yerini bulsun diye yapılan vizyon- misyonların ya her ikisi, ya da ikisinden biri çok kötü belirleniyor.

 

Aklıma hemen Rahmi Koç’ tan duymuş olduğum, “misyonu zayıf olan vizyonlar illüzyondur” sözü geliyor.

 

Ya da benim literatüre bir katkım olması açısından vizyonu olmayan misyonlar, biraz İngilizceden de faydalanırsak, “miss”yondur. Yani kayıptır. Anlamsızdır. Nereye gittiğini bilmeyen, ama bir yere giden, adeta savrulan şirketleri tanımlar.

 

Vizyon ve misyon, şirket içinde en alttan en üste katılımcı bir şekilde, kurucuların, liderlerin ve tüm çalışanların tutkusunu, mantığını ve ruhunu yansıtmalıdır. Bu şekilde hazırlanan vizyon ve misyon, ne illüzyon olur, ne de “miss”yon.

 

İş alemi olarak şöyle bir huyumuz var: önce işe başlayıp, gerekenleri sonrasındaki süreçte yapıyoruz. O nedenle sistematik manada ideal bir yapı yürütemiyoruz. Hatta bu konuda çok fazla sayıda deyimimiz var. En bilindik olanı “kervan yolda düzülür”. Biz yola çıkmayı seviyoruz, yolda gitmeyi seviyoruz, ama yola çıkmadan önce planlamayı sevmiyoruz. Uzun vadeli bakış bize göre değil.

 

Bu sebeple vizyon- misyon gibi konular bize anlamlı gelmiyor. Kanaat önderlerimiz de ülke kültür denizimizden bir maşrapa su olduklarına göre, vizyon- misyon kavramlarına bayrak açmaları anlaşılabilir. Ülkemizde bu kanaat önderlerini “haklı çıkartan” kötü uygulamalar da vizyon ve misyonunu şirket içinde kalemi güçlü “tek kişiye” yazdıran veya daha kötüsü dış ajanslara “ısmarlama” yazdıran şirketler sayesinde ortaya çıkıyor.

 

Bu yüzden olsa gerek ki, dünyada ileri teknoloji, bilim, sanat, ekonomi ve diğer pek çok kritik alanda ilk 10’ da hatta, ilk 15’ de değiliz. Vizyon- misyon kavramlarını dışlayarak o seviyelere gitmemiz de mümkün değil.

 

Dünyada üst düzey oyun, doğru vizyon ve misyonu, doğru şekilde belirlemek ve içselleştirmek ile başlıyor. Oyunu üst seviyede oynayacaksanız, önce bu kavramları “doğru” anlamanız ve en faydalı olacak şekilde uygulamanız gerekli.

 

Bir şirketin sürdürülebilir büyüme ve karlılık yolculuğunda, fazla soyut gibi dursa da en somut katkıyı yapacak kavramlar vizyon ve misyondur. Yeter ki “doğru” belirlensin ve “doğru şekilde” belirlensin.

Bir Cevap Yazın

E-Posta adresiniz yayınlanmadı

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>


Yukarıya Git